22 Ağustos 2013 Perşembe

LOGROd57d1aa45866cd5e54967406943dcde2.html
Read more ...

19 Ağustos 2013 Pazartesi

AKILLI TELEFON PIYASASI

AKILLI TELEFON PIYASASI

Akıllı telefonları artık neredeyse kullanmayan kalmadı. Görüntüsü, şıklığı, birçok özelliği ve donanımı ile artık hemen hemen herkesin 'cebine' giren akıllı telefonlardaki rekabet, inanılmaz boyutlara ulaştı. Çok değil 7-8 sene öncesine kadar telefonların boyutları küçük olduğunda kullanımı daha rahat görünüyordu, fakat özellikle sosyal medyanın bir çığ gibi büyümesi ile beraber, şimdilerde ekranı diğerlerine göre büyük olan telefonlar daha popüler hale geldi.

Hal böyleyken, akıllı telefon üreticileri arasındaki rebabetin dozu da çok arttı. Bugün;Apple, Samsung, LG, Sony, HTC, Blackberry ve Nokia gibi dev şirketler, neredeyse her ay çıkardıkları modellerle tüketicilerin hem göz zevkine hitap eden, hem de son teknolojik imkanları seferber ederek piyasaya sürdükleri cihazlarla amansız bir yarışın içerisindeler. Bu kadar çok markanın piyasada olması da şüphesiz bizleri çok memnun etmekte. Alacağımız modelin özelliklerini karşılaştırarak bütçemize uygun en iyi markayı ve modeli seçebileceğimiz güzel ve zengin bir ortam var.


Şimdilerde en popüler - daha doğrusu son çıkan - modellere göz atmak istersek; ( Siz bu yazıyı okuduğunuzda yeni modeller çıkmış olabilir :) )

İphone 5
Samsung S4
Samsung Galaxy Note 2
LG Optimus Pro
HTC One
Sony Xperia Z
Blackberry Q10
Nokia Lumia 920

Yeni çıkan modelleri, mümkün olduğunca bu köşeden sizlere ulaştırma peşinde olacağımı hatırlatarak, yazımı bir espri ile bitirmek isterim :

"Havalar nasıl olursa olsun, sizin akıllı telefonunuzun ekranı en büyük olsun..."
Read more ...

Dünyanın En Derin İnternet Sitesi

Dünyanın En Derin İnternet Sitesi

Bugün sizlere internet araştırmalarım sonucunda karşılaştığım ilginç, ilginç olduğu kadar eğlenceli ve eğlenceli olduğu kadar da sinir bozucu, bir o kadar da heyecanlı olabilen bir internet sitesinden bahsedeceğim. :) Tanımı biraz uzattım ama bu şekilde açıklamak en uygunu gibi geliyor. Zira siz de siteye girip denedikten sonra yorum olarak bu yazıma düşüncelerinizi yazabilirsiniz.

Başlıkta da belirttiğim gibi bugünkü yazımın konusu "Dünya'nın en derin sitesi". :) Sitemiz aslında yabancı bir maden suyu markasına ait. Asıl amaç bu özel maden suyunun çıkarıldığı derinliğe bizleri yolculuğa çıkarmak. Bu maden suyunun çıkarıldığı derinliğe sabredip ulaşabilirsek ismimizi o derinliğe kazıyabilen az sayıdaki insandan biri olabiliriz. :) Nasıl mı? 


Ulaşmamız gereken derinlik 8000 metre. Yanlış duymadınız. İster akıllı telefonunuzdan, ister tablet bilgisayarınızdan parmağınızı kullanarak, isterseniz de bilgisayarınızdan farenin tekerleğini kullanarak toprağın derinliklerine olan yolculuğunuza hemen başlayabilirsiniz. Ancak belirtmem lazım bu iş hiç de kolay olmayacak. :)

Aşağı inerken sağ taraftaki bölgeden aşağı doğru inme hızınızı, o an kaçıncı metrede olduğunuzu ve sizinle birlikte o metrelere kaç kişi inmiş bu sayıları görebilirsiniz. Tabi ki tahmin edeceğiniz üzere derinlik arttıkça derinlere inen kişi sayısında azalmalar gözle görülür derecede azalıyor. :) Henüz ben en dibe ulaşamadım. Ulaşmayı düşünüyorum ama bu ne kadar sürer bilmiyorum. :) Eğer toprağın derinliklerine yolculuğa çıkmaya niyetliyseniz, kaldığınız yerden devam etmek için facebook hesabınızla bağlanmanız gerekiyor yoksa her seferinde en baştan başlamalısınız!

dünyanın en derin sitesi görünüm

Son olarak derinlere doğru inerken geçtiğimiz metreler, Dünyamız üzerindeki bazı yapıların (fotoğrafta 2.72 metre uzunluğundaki bir insan hakkında bilgi var:) ) yükseklikleri ile aynı olduğunda ekranda bizi ufak bilgilerle bilgilendiriyor.

Sonuç olarak site, "Dünya'nın en derin sitesi" olunca dibe ulaşmakta zor ve uzun bir süreç. Bu yolculukta herkese başarılar. :) Yorumlarınızı bekliyorum.


Sitenin adresi: thedeepestsite.com
Read more ...

GT5 ile yüksek çözünürlük çağına hoş geldiniz

GT5 ile yüksek çözünürlük çağına hoş geldiniz

Heyecan, yarış ve adrenalinden hoşlananlar için ileride yaşanacak olan bir ziyafetin tanıtımı.


Sene 1987... Accolade firmasının Test Drive'ı piyasaya sürdüğü tarih... Hatırladığım kadarıyla oynadığım ilk yarış oyunuydu; saatlerce başından kalkmadan oynardım. Gran Turismo 5: Prologue'a dahil edilen yeni kokpit kamerasından oyunu oynamaya başladığım zaman, birden o günler hatırımda canlandı. 20 sene önce Gran Turismo 5'i görsem, herhalde gözlerim yuvalarından fırlardı.

Gran Turismo 5: Prologue'u oynayan bir kişinin oyundaki arabalardan, pistlerden ve diğer tüm detaylardan etkilenmemesi mümkün değil. Oyunun tüm ihtişamı bir kenara dursun, beni en çok heyecanlandıran özellik, her arabanın kokpitinin ve içinin tüm ayrıntısıyla oyuna geçirildiğini görmem oldu. Burada yalnızca sabit bir görüntüden bahsetmiyorum; araçların iç mekanlarındaki göstergeler ve araç içindeki ışık ve gölge etkileri tamamen dinamik bir şekilde oyuna yansıtılmış. "Arabaları değil, içlerini görmek için yanıp tutuşuyorum" desem abartı olmaz. Şu anda bile yazıyı bırakıp oynamak istiyorum.

Gran Turismo serisi 1997'deki ilk günlerinden bugüne kadar geçen 10 senede, her yeni sürümünde liste başı oldu ve Aralık 2007 verilerine göre toplamda 48 milyon kopya satarak bir rekora imza attı. Serinin, Playstation 3 platformundaki ilk hamlesiyle ilgili olarak ise Gran Turismo serisinin yaratıcısı olan saygıdeğer Kazunori Yamauchi ustanın, yeni bir oyun değil, serinin 10. Yılı için bir şeref madalyası tasarlamış olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 
Read more ...

Kıskançlık en büyük mutsuzluk kaynağıdır!

Kıskançlık en büyük mutsuzluk kaynağıdır!

kötü-kalpli-cadı
Pamuk prensesi zehirli elmayla öldürürse, dünyadaki en güzel kadının kendisi olacağını zanneden bu kötü kalpli cadıya sempati duyanınız yoktur her halde.. Peki bu cadılar sadece masallarda mı var? Özellikle iş hayatında, hatta en yakın arkadaşlarınızın arasında bile size sevimli görünürken, aslında içinde kıskançlıkta masal cadısını sollayacak kadar kötü duygular barındıranları hala keşfedemediniz mi? Çok iyimsersiniz o zaman!.. Haydi en basit güncel olayları düşünelim birlikte.. Mesela saçınızı çok sevdiğiniz bir modelde kestirdiniz. En yakın arkadaşınız "dost acı söyler (!)" mantığı ile "hiç yakışmamış!" dediğinde bunun gerçek nedenini hiç düşündünüz mü? Ya da harika bir işe girdiniz diyelim, mutluluktan uçuyorsunuz. Yine o iyi kalpli görünen cadılardan biri, kıskançlığına yenik düşerek "Bu işte mutlu olamazsın; ben biliyorum, patronu rezalet biriymiş!" derse ne düşünürsünüz? Ruh ikizinizi buldunuz, aranızı bozmak isteyenler kimlerdi bir yoklayın hafızanızı.. Ama merak etmeyin, kıskanç insanlar, her ne kadar sizi üzerek mutlu olmaya çalışsalar da bunu başaramazlar.. Çünkü her gördüğü güzelliği kıskanıp, "neden bende yok, o hak etmiyor aslında, benim olmalıydı vs." diyen bir insanın mutlu olması imkansızdır. Bu tiplere karşı temkinli olmakta ve mutluluğunuza gölge düşürmelerine izin vermemekte yarar var, benden hatırlatması..
Read more ...

Emlak Ofisi Açmak İstiyorum Diyenler!

Emlak Ofisi Açmak İstiyorum Diyenler!

Gayrimenkul danışmanı, Nasıl emlakcı olurum?


İnşaat firmaları; Nüfus artısı olmaya devam ettikçe konut üretmeye de devam edecekler. Kentsel dönüşüm ve boş arsalara yeni yapılmaya devam ediyor. Türk insanın en güvenilir yatırım aracı da gayrimenkul oldukça asla durmaz. İnşaat sektörü yapısı gereği birçok iş dalını da beşliyor. Bu nedenle emlakçilik gün geçtikçe daha fazla ilgi görüyor. Üstelik markalı emlak firmalarının toplam portföyün sadece % 5 hakim olması daha fırsatların çok olduğunu gösteriyor.  

Bu fırsatları gören Girişimciler ve kurumlar emlak işine girmeyi düşünerek pastadan pay alma yarısı başladı. Sadece emlak sektöründe yaklaşık 30 yakın franchising firmaları temsilcilik vermek için girişimci insanlara her türlü desteği vererek marka çatısı altına çekme yarısı başladı. Eğitimden ofis kurulumuna ve yönetim, reklam, internet sitesine kadar her şeyi düşünerek anahtar teslimi yapıyorlar. Bunların temelde aynı gibi görünse de kendi içlerinde farklı bir emlak hizmetleri var.  Franchising ( Temsilcilik ) almak için şartları ve talepleri çok farklılık gösteriyor.  Talep edilen ücret 5.000 TL ile 80.000 TL arasında değişkenlik gösteriyor.

Girişimci insanların kendi sistemlerini kuracak kadar işletme bilgisi olamayanlar temsilcilik alarak bu işe girmeleri en akıl karıdır. İşletme kültürü olanlar kendi sitemlerini kurarak daha az para ile daha büyük işletme kurmaları mümkündür. Önemli olan sizin işletmecilik bilginiz, Gayrimenkul bilginiz ve nakit durumunuza bağlı olarak en uygun ve en karlı hangisi işe ona karar vermeniz doğru olur. Emlak ofislerinde emlak brokar ve emlak danışmanları olarak iki ye ayrılır.  Brokerler ofisin sahibi olup aynı zamanda yöneticilerdir. Emlak danışmanları yaptığı işten pay alır bir kısmını da ofise bırakırlar. Ancak ofisin giderlerinde de karışmazlar.

Gayrimenkul danışmanlığı çok kolay gibi görüne bilir.  Az sermaye gerekliliği ve serbest çalışma ve yüksek getirisinden dolayı insanlar işe giriyorlar ancak kısa zamanda işi bırakmak zorunda kalıyorlar yada sadece giderlerini karşılayacak para kazana biliyorlar. O nedenle emekli olan, hiçbir işi yapamayan yada ek gelir olsun diye işe başlayanlar büyük bir hayal kırıklığına uğruyorlar. Bazı emlak firmaları ve ofisleri rakiplerinden daha ucuza hizmet ederek sektörü ve kendi gelirlerini baltalıyorlar. O nedenle de tam hizmet ve sorumluluk sahibi olmayan insanlar yüzünden müşteriler ofislere güven duymuyor.

Emlak ofisi kurmak isteyenlerin öncelikle bu işin eğitimini almalarını ve her şeyin resmi olmalarını öneririm. Bunun yanında yeterli bir ofis alanı, konum, internet sitesi, araç en az 4 kişilik bir ekip. Bu şekilde  kurduğu zaman para kazanır. Çünkü bu iş ekip ve bilgi işidir. Yeterli deneyim ve tecrübe sahibi olmayanlar beli bir zamana kadar işi öğrenmek için başka bir ofiste çalışması kendileri için en iyi karar olur. İyi bir emlakçi doğru bilgi vermeli, bakımlı,  işini bilen, güler yüzlü ve dürüst olmazı en çok aranan niteliklerdir. İnsanlar neden bizi tercih etmeli diye sürekli kendilerine sorarak günlük olaylardan ve gelişmeleri takip ederek kültürlü olmak zorunda

Emlak ofisi açarak gayrimenkul danışmanlığı yapmak için emlakçilik kursuna gitmek ve Emlakçılar odasına kayıt olmak haricinde de bir ide iş yeri açmak için standart belediye, vergi, Esnaf odalarını kayıt olmanız lazım. Ayrıca 10 tane elinizde anlaşmasız portföy olacağına bir tane anlaşmalı olmazı tercihi ederim.
Read more ...

Paranın kölesi olanlar, mutsuzluğa mahkumdur!

Paranın kölesi olanlar, mutsuzluğa mahkumdur!

Haydi uç bir örnek üzerinden yola çıkalım: 
Parası, evi, arabası, yazlığı, kendine ait işi, çocuğu, kendini seven bir eşi olan; sağlığında bir problem olmayan, tatillerini istediği gibi yapabilen birinin mutsuz olması için bir neden var mıdır sizce? Ama sorsanız, inanın bir şeylerden yakındığını duyarsınız! Mesela evine gelen yardımcısının yerleri iyi temizlememesi O'nun için bir mutsuzluk kaynağıdır. Ya da o kadar para verip pahalı kurslara gönderdiği halde çocuğunun piyano çalmayı öğrenememesi veya iyi basketçi olamayışı onun uykularını kaçırabilir.. Gittiği pahalı lokantada servis biraz gecikse ortalığı birbirine katacak kadar mutsuzluk üretmeyi bile başarabilir bu kişi. Çünkü o, parasıyla her şeyi satın alabileceğini, bütün güzellikleri kendisinin hak ettiğini düşünecek kadar paranın esiri olmuştur. Çok parası vardır ama, "neden daha çok parası olmasın ki!" konusunda hayıflanır durur. Daha çok kazanmak için işini daha çok büyütür, iş büyüyünce doğal olarak artan sorunlarla baş edemeyerek mutsuzluğuna mutsuzluk katar. Maalesef kabul ediyorum ki bu sistemde mutlu olmak için biraz para gerekiyor, ama iyi kullanamadıktan sonra zengin olmuşsun ne yazar değil mi ama.. Keyfini çıkaramadıktan sonra şatoda yaşamışsın, etrafında insanlar pervane olmuşlar, bir elin yağda, diğeri balda olmuş ne çıkar.. Şimdi içinizden bazıları "O kadar olmasa da biraz param olsa ne keyif yapardım!" diyorsunuz biliyorum. Ne yazık ki hayatın bazen adaleti olamıyor. Kimileri bolluk içinde mutsuz olurken, kimileri de samanlıkları seyran etme çabasında.. 

Read more ...

Türk İş Dünyasının Kanayan Yarası; Ortaklık Kültürü

Türk İş Dünyasının Kanayan Yarası; Ortaklık Kültürü






Ülkemizde ortak iş yapma kültürü yok denecek kadar az ve patlamaya hazır bir bombadır. Bir Türk dünyaya bedel ama İki Türk bir araya gelse? İste o zaman sorunlarda başlıyor. Yapılan araştırmalara göre yeni kurulan bir işletmede sermaye miktarı bir kat artığında işletmenin ömrü ve geliri 5 kat artıyor. Çoklu ortaklıkla kurulan firmada ne kadar sermeye artarsa o oranın 5 kat ömrü olması ve ekip oluşmasından dolayı bir sinerji meydana geliyor. Sadece ayrı ayrı firma kurmak yerine bir firmada ortak olma durunda ne kadar maliyetlerin bile düşerek kar oranını artırmasını, neden olur. Bu maliyet azalması bir çok firmanın net gelirinden daha büyük oluyor. Ancak bizde bırakalım ortak işletme kurmayı ortak araba bile alamayız. Neden?

Bir girişimci sermaye bulamak, tamamlamak, akrabalık bağından dolayı işten ve işletmecilikten anlamayan biri ile ortak olur. İlk önceleri çok hoş görünen bu davranış ortaklıların anlayışlarına bağlı olarak sorunlar baş gösterir. Ortağın biri bütün enerjik ve girişimci iken diğeri patron havasına girerek sadece gelen paradan pay alamaya baslar, yerli yersiz davranışlarda bulunur. İşletmeye yatırım yaparak büyütmek yerine kişisel ihtiyaçlarını gidermek için firmanın parasını kullanır buda işletmenin gelişmesini engeller. Biri ben olmasam firma batar bütün işi ben yapıyorum diyerek birbirlerini küçümseme ve aşağılama tavırları birde akrabalar ve ortakların ailesi işin içine girerek firmada, çevrede dedikodudan asla aslı astları olmayan olaylar abartılarak anlatılır.  Bu durumda olan işi yürüten kişi işle ilgilenmek yerine kendini sorunlarla boğuşurken bulur. Ve kaçınılmaz son gelir ne kadar iyi bir işletme olursa olsun bomba patlar  ve işletme yok olur.

Birleşerek ortak bir firma kurmak yerine azıcık olsun benim olsun mantığı ile küçük işletme kuranlar giderlerinden biraz fazla para kazanırken sağlık, yalnızlık ve yönetim hatalarından dolayı işten sıkılır ve devir eder ya da kapatır. Kapatmaz ise büyük bir firma tarafından yutulur. O nedenle sağlam sözleşmeli noter tarafından imza altına alınmış yeni bir işletme kurmak ya da var olan işletmeleri birleştirerek şirket evlilikleri yapmak hem bireysel hem de toplumsal olarak kazanmamıza ve bize daha büyük bir Pazar, sermeye, etkin yönetim ve ekip oluşmasına neden olur. Ancak her ortağın sorumlulukları belirlenmeli ve firmadan payları net olarak bilinmeli kar dağıtımı da ona göre yapılmalıdır. Asla ve asla bir birinin işine müdahale etmemeli ancak herkes en iyi bilgisi olan iş yapmalıdır.


Üzülerek söylüyorum ki esnaf diye tabir edilen Küçük işletmelerde doğru düzgün bir günlük hesap bile tutulmuyor. Ne günlük nede aylık ne geldi ne gitti kimsenin net bilgisi yok böyle ortamda da sorunlar her zaman olur.  Onun için her işletme günlük kar, maliyet ve toplam ciro ile yapılan işlerin listesini, para akısı net kontrol etmeli işletmenin hakkında en mantıklı raporlar verir. O zaman ileriye doğru planlar yapılarak işletmenin durumu, hangi üründen ne kadar adet ve kar olmuş hangi ürünler/ hizmetlerin üretimi artmalı ve iptal edilmesi gerektiğini ancak o zaman görünür. 

Read more ...

Komşu komşunun külüne muhtaçtır

KOMŞUKapıları açıktı ardına kadar , kiminde börek kiminde tatlı ,
Canın ne istiyorsa, ya alttaki Türkan teyzede yada karşıdaki Güler ablada
Bulamama ihtimalin yoktu, olamazdı da …
Hiç olmadı akşama mutlaka yapılırdı…
Kalpler bir atardı, birinin mutluluğu, sevinci herkesin mutluluğuydu …
Derdi de herkesin derdi, üzüntüsüydü ,
Acılar da bir, sevinçlerde bir yaşanırdı ….
Ayrısı gayrısı olmazdı duyguların..
Anca beraber kanca berber, ya hep yada hiç …
Mahalleye kim girmiş, nereden gelmiş kime gelmiş ?
Hele yabancıysa mutlaka takip edilirdi…
Bir Yaşar teyzemiz vardı camda,  işe gidersin camda, eve gelirsin camda
Uyumazdı herhalde, camda geçen ömrü de camda son bulmuştu belki de …
Muhtar değildi ama her şeyden haberi olurdu …
Güzeldi selamlaşmak,  güzeldi hayatı beraberce yaşamak ….
KOMŞU 2Sonra koca binalar girdi aramıza…
Aldı güneşimizi sakladı bizden !!!
Her katta 4-5 daire , her binada koca mahalle…
Yabancı oldu gözler birbirine, ne selam, ne sabah kaldı !!!
Biraz kibarlık varsa işte ne ala ?
Bitti canım komşuluklar, aldı başını yalnızlıklar…
Olsun güvenlikli site, kameralar var her yerde…
Yine de bitmiyor ki tehlike !!! hırsız mı girmiş yine !!!
Güvendiğin dağlara karlar mı yağmış kime ne ?
Bizim Yaşar teyze eder mi toplasan hepsini bir kere ?
Ne kimse kaldı sevincine ortak ne kimse kaldı derdine çare…
Google yaz şimdi çare nerede ?
Soracak bunu mu demek istedin; komşun hani nerede ?
Read more ...

Haber sitesi kurmak isteyenelere

'Haber sitesi kurmak istiyorum' diyenlere tavsiyeler

17 Ağustos 2013 Cumartesi
Haber sitesi kurmak, son yıllarda internette en popüler web girişimlerinden biri olarak öne çıkmaya başladı. Gazetecilik tecrübesi olan ya da olmayan birçok kişi, haber sitesi kurarak internet medyasında kendine bir yer edinme arayışına girdi. Haber sitesi enflasyonun yaşandığı bu ortamda, kaliteli yayıncılık yapan istikrarlı haber sitelerinin sayısı oldukça az.

Haber sitesi açmak, her ne kadar kolay bir iş olarak görülse de aslında diğer internet girişimlerinde olduğu gibi istikrar  ve belli bir kalite isteyen bir uğraş. Gerçek bir amaç doğrultusunda açılmayan haber siteleri birer birer çöp oluyor. Bunun örneklerini son yıllarda sıkça görmeye başladık.

Gazeteci olduğumdan dolayı zaman zaman internet haberciliği yapmak, haber sitesi açmak isteyen kişilerden mailler alıyorum. Haber sitesi açmayı düşünenlerin çoğunun amacı, fazla ziyaretçi çeken, para kazandıran popüler bir haber sitesi sahibi olmak. Bu kadar çok haber sitesinin olduğu bir ortamda başarılı olabilmek için çok çalışmak ve birçok noktaya dikkat etmek gerekiyor. Aynı durumun blog yazarlığı için de geçerli olduğunu birçok yazımda belirtmiştim.

Bu yazımda haber sitesi kurmak isteyen kişilere başlangıç aşamasında bazı önerilerde bulunmak istiyorum.

Haber sitesinin hedef kitlesi olmalı

Haber sitesi kuracak kişilerin hedef kitleyi net bir şekilde belirlemesi lazım. Hedef kitle odaklı yayıncılık ile daha çok başarılı olunabilir. Kuracağınız haber sitesi yerel mi, bölgesel mi yoksa ulusal mı olacak? Bu soruyu mutlaka kendinize sorun. Genel yayın yapan haber sitesi sayısı çok fazla. Bu sitelerin büyük bir kısmı birbirini taklit etmekten öte gidemiyor. Hatta kullandıkları sloganlar bile aynı. Özgün ve kaliteli bir site için hedef kitlenizi belirlemeniz ve içeriklerinizi bu doğrultuda üretmeniz gerek. Birçok genel site arasında sizin sitenize neden girilsin ki? Farkındalık yaratmanız, orijinal olmanız gerekiyor.

Alan adı akılda kalıcı olmalı

Haber sitelerinde alan adı son derece önemli bir husus. Akılda kalıcı, haber sitesini ve içeriğini temsil edecek, kısa bir domaine sahip olmak önemli. Haber ve gazete ile ilgili alan adları çoktan alındı. İçinde haber ya da gazete geçen güzel bir alan adı bulmak artık çok zor. Haber sitesinde kullanılabilecek alan adlarını zamanında satın almış kişiler ile iletişime geçip almayı deneyebilirsiniz. Bu noktada da ciddi bir bütçe gerekiyor. Haber sitesi ismi, markalaşmayı düşünen girişimcilerin göz ardı etmemesi gereken bir konu.

Haber sitesi yazılımı seçimi çok önemli

Haber sitesi yazılımı, bir haber sitesi için olmazsa olmazdır. Profesyonel bir haber sitesi açmak isteyenler, sitelerinde kullanacakları haber sitesi yazılımını iyi belirlemeli. Ücretli bir yazılım mı kullanacaksınız yoksa ücretsiz mi? Piyasada PHP, ASP, Joomla, Wordpress ve Blogger tabanlı çok sayıda haber sitesi yazılımı bulunuyor.

Haber sitesi yazılımı seçmeden önce iyi düşünmek ve mantıklı kararlar vermek lazım. Kaliteli, marka olmayı hedefleyen, gelecek vaat eden bir haber sitesi kurmak için profesyonel kişilerce hazırlanmış ücretli haber sitesi yazılımların kullanılmasını öneriyorum. Bu tür yazılımlar kullandığınızda belli aralıklarla yeni güncellemelere sahip olabilirsiniz ve teknik destek de alabilirsiniz. Kurumsal firmalar ile çalıştığınızda ciddi sıkıntılar yaşamazsınız.

Haber sitesinin hem arayüzünün hem de yönetici panelinin kolay kullanılabilir ve yönetilebilir olmasına ayrıca dikkat edilmeli. Editör, haber girerken sıkıntı yaşamamalı ve vakit kaybetmemeli. Biliyorsunuz, haber sitelerinde rekabet açısından hızlı ve doğru haber girmek, anlık değişiklikleri yapabilmek çok önemli.

Haber sitesi yazılımını paket yazılım dediğimiz firmaların önceden hazırladığı, belli özelliklere sahip yazılımlardan alabileceğiniz gibi, sıfırdan da hazırlatabilirsiniz. Paket yazılımlar genelde birkaç farklı arayüze sahiptir. Yönetim paneli aynıdır. Fiyatları son derece uygundur. İsteyen herkese aynı yazılım satılır. Sizinle aynı yazılımı kullanan binlerce haber sitesine denk gelebilirsiniz. Burada farklar alan adları, logo, içerik ve kategori düzeninde kendini gösterir. "Benim haber sitem benzersiz olmalı", derseniz sıfırdan bir yazılım yaptırmanız gerekecektir. Bu da özel bir iş olduğu için ciddi bütçe gerektirebilir. Bütçe sıkıntım yok derseniz sorun yok.

Haber sitesi logosu profesyonel olmalı

Haber sitelerinde profesyonel bir logo kullanımı ciddiyet açısından önem taşıyan bir unsur. Logoda kullanılan font, slogan, ikon seçimine dikkat edilmeli. Profesyonelce hazırlanmış bir logo haber sitesinin kimliğini en iyi şekilde temsil etmede bir gereklilik.

Türkiye'deki haber sitelerinin logolarının çoğunda kullanılan renkler kırmızı, beyaz, mavi. Türk halkının gözü özellikle kırmızı- beyaz logolara çok aşina. Seçiminizi bu doğrultuda yapabilirsiniz. Logonuzu uzun vadeli kullanacak şekilde hazırlatın. Sık sık logo değişikliği yapmaktan kesinlikle uzak durmanızı öneriyorum. İnsanların gözü alıştıktan sonra yapılan değişiklikler, kurumsal imaj açısından sıkıntı oluşturabilir.

Haber ajansı aboneliği gerekli

Türkiye'deki haber sitelerin büyük çoğunluğunun içerik kaynağı haber ajansları. Haber ajanslarına üye olan haber siteleri son dakika gelişmelerine ve birçok önemli habere anında ulaşabiliyor. Haber sitenizin haber ajansı üyeliği olursa, büyük sitelerin kullandıkları haberlere erişim imkanınız olabilir. Haber ajansı üyeliklerini aylık taksitlerle ödeyebileceğiniz gibi yıllık da peşin ödeyebilirsiniz. Yıllık ve peşin ödemelerde birçok ajans indirim yapıyor.

Haber ajansı üyeliği, itibar açısından da önemli. Okurlar, haber ajansı üyesi olmayan, başka sitelerden kopyala-yapıştır mantığı ile haber alan siteleri önemsemiyor ve ciddi bulmuyor.  Haberler kendiniz özel üretmiyorsanız rekabet açısında haber sitesi ajansı aboneliğiniz mutlaka olmalı.

Sanal haber merkezi oluşturulmalı

İnternet gazetelerinin de geleneksel gazeteler gibi bir haber merkezi olmak zorunda. Bu haber merkezi geleneksel gazetelerin haber merkezi gibi fiziki özellikler taşımayabilir. İnternet gazetelerinin haber merkezleri genelde irtibat mailleri ve telefon olur.  Haberler, basın bültenleri, şikayet ve öneriler, reklam istekleri mail yoluyla iletilir. Siteniz için gelen maillerin ve telefonların her birini önemsemelisiniz ve daima cevaplamalısınız. Bu sizin ciddi bir yayıncılık anlayışı ile hareket ettiğinizi gösterir. Haber sitenize farklı kanallardan düzenli olarak haber ve bülten akışını sağlamak için çalışmalar yapmalısınız.

Sosyal medya hesapları açılmalı

Sosyal medya, haber sitelerinin daha fazla ziyaretçi çekebilmeleri açısından hayati önem taşıyan bir mecra. Sosyal medya hesaplarında üretilen haberlerin ve içeriklerin düzenli olarak paylaşılması, yorumlanması haber sitelerin trafiklerini artırdığı gibi arama motoru sıralamasında yükselmelerinde de önemli rol oynuyor. Türkiye'de haber sitelerinin en çok kullandığı sosyal medya siteleri Facebook ve Twitter. Bunların yanı sıra Google+ , Linkedin ve Pinterest siteleri de unutulmamalı.

Editör kadrosu oluşturulmalı

Haber sitelerinde haberlerin düzenli olarak girilmesi, düzenlenmesi ve yayılması için bir editör kadrosuna ihtiyaç duyulacak. Gazetecilik ve internet haberciliği tecrübesi olan editörlerden oluşan bir kadro ile çalışmak, etkili bir adım olacak. Küçük çaplı bir haber sitesinde belki 1-2 kişi yeterli olabilir ama profesyonel bir site için daha fazla editör lazım. Büyük haber sitelerinde her kategorinin ayrı editörleri olduğunu hatırlatmadan geçmeyeyim.

Haber sitesi tanıtımı için bütçe belirlenmeli

Yeni açılan ve iddialı olmayı amaçlayan bir haber sitesi için tanıtım ve reklam çalışmaları yapılması gerektiğini düşünüyorum. Haber sitesinin tanıtımı ve reklam çalışmaları internet ortamında yapılmalı. Bunun için sosyal medya, trafiği fazla olan internet portalları, forum siteleri, kaliteli bloglar düşünülebilir. 
- See more at: http://medyaistasyonu.blogspot.com/2013/08/haber-sitesi-kurmak-istiyorum-diyenlere.html#sthash.EW0EGbhX.dpuf
Read more ...

Mucizevi Tarçın Diyeti

Mucizevi Tarçın Diyeti

Tarçın diyetiyle kısa bir zamanda fazla kilolarımızdan kurtulabiliriz. Demet Akalın ve Gülben Ergen'de bu yöntemle fazla kilolarından kurtulmuş. 
Tarçın diyetini nasıl yaparız şimdi onu anlatalım. 5-6 tane çubuk tarçını 2 bardak su ile 10 dk. boyunca kaynatıyoruz. Ocağı söndürmeye yakın içine iki üç tane karanfilde atabilirsiniz; aroma vermesi için.

Karışım soğuduktan sonra cam bir kavanoz ya da şişeye doldurup buzdolabında saklayabiliriz.

İçeceğimiz zaman bardağın yarısına kadar tarçın karışımını ile doldurup diğer yarısına da sıcak su ekleyin ve yemeklerden önce günde 3 kere içiniz.

Tarçın, kan şekerini düzenler ve metabolizmayı arttırır. Kan şekerini düzenlediği için açlık hissetmeyeceğiz hem de metabolizmamız daha iyi çalışacak.

Tabi ki bunun yanında spor yapıyoruz ve yediklerimize dikkat ediyoruz.
Read more ...

En ilginç zayıflama yöntemi

En İlginç Zayıflama Yöntemi

Plastik cerrahi uzmanı Nikolas Chugay en ilginç ve vahşi zayıflama yöntemini hastalarına uygulamaya başladı. Bu yöntem Amerika'da tartışmalara sebep oldu.
Zayıflama yöntemleri hakkında hergün yeni yeni haberler görmeye devam ediyoruz ama böylesini daha önce görmemiştim. Fıtık ameliyatlarında kullanılan plastik bir yama dil üzerine yerleştiriliyor ve katı madde yenmesi durumunda aşırı bir acı hissi oluşuyor böylece sadece sıvı tüketerek kısa sürede kilo vermeniz sağlanıyor. Dildeki bu yama bir ay sonra dilden çıkarılıyor.

Nikolas Chugay yöntemi 4 yıl boyunca denediğini ve hiçbir yan etkisinin olmadığını söylesede Amerika'da barbarca bir yöntem olarak adlandırıldı.

Plastik bir yamayı dile taktırmak 10 dk. sürüyor ve maliyeti de 2 bin dolar.
Read more ...

Profesyonel blog yazısı için öneriler

Profesyonel blog yazısı için öneriler

19 Ağustos 2013 Perşembe
Kaliteli ve özgün içerik, hem kendi bloglarınız için hem de misafir blogculukta en önemli noktalardan biri. Blogcular arasında son zamanlarda yaygınlaşan Konuk yazarlık, yazılarınızın yer aldığı blogları ya da siteleri düzenli olarak takip eden kişiler ile bağlantıya geçmenizi sağlar.

Böylece diğer ziyaretçilerin dikkatini çekebilir ve onların güvenini kazanabilirsiniz. Bu da sizin yazdığınızın yazıların daha çok okunmasına ve takip edilmesine katkı sağlar.

Okuyucuların ilgisini çekecekçok okunacak kaliteli bir yazı yazmak tüm blogcuların en büyük amaçlarından biridir. Zaman zaman içerik üretme konusunda sıkıntılar yaşansa da kaliteli içerik üretiminin hedeflenmesi düzenli okuyucu kitlesi oluşturmada önemlidir.

Düzenli okuyucuya sahip bloglarda konu sıkıntısının çok çekileceğini düşünmüyorum. Çünkü üretilen içeriklere okurlar tarafından yapılan yorumlar, geri bildirimler yeni ve farkı konular için bir alt yapı oluşturabilir.

Bu yazımda başka bloglarda misafir olarak yer almak isteyen blog yazarlarına profesyonelce yazılar yazmaları için yardımcı olabilecek önerilerde bulunacağım.

Konu hakkında çalışın

Misafir olacağınız bloglara içerik göndermeden önce hangi konuda yazacağınızı iyi belirlemelisiniz. Konu seçerken misafir olacağınız blogun içeriği ile paralel olmasına dikkat edin. Daha sonra konunuz hakkında kapsamı araştırmalar yaparak yazınızın alt yapısını oluşturacak bilgileri toplayın. Farklı kaynaklardan beslenmek daha kaliteli yazıların ortaya çıkmasını sağlayacaktır.

Konunuzu destekleyici öğelere de yer verin


Yazım aşamasında konunuzu destekleyici bilgileri de harmanlanmanız yararlı olacaktır. Örneğin; blog yazarak para kazanmak hakkında bir yazı yazıyorsanız bu yazınızı destekleyici konulara da (Bloglar ve SEO teknikleri, Blog pazarlama, SEO uyumlu blog yazıları, SEO uyumlu makale yazımı vb.) yazınızın içinde yer vermeniz gerekir. Yazınıza konunuz ile alakalı değer katabilecek her içerik esas konunun daha iyi vurgulanmasını sağlar.

Yazı yöntemini analiz edin ve düzenleyin 

Kaliteli ve okunabilir bir içerik oluşturmak için bilgi sahibi olmak tek başına yeterli değildir. Yazıyı kurgulamanız, anlam bütünlüğünün olması, düzgün bir formatta ara başlıklar altında yazılması önemlidir. Okuyucuların anlayabileceği cümleler ve kelimeler kullanmak, yazının bir solukta okunmasını sağlar. Anlam karmaşına neden olabilecek terimlerin ve kelimelerin de yazı içinde açıklamasını yapmak iyi olacaktır. Özellikle okuyucuların yararına yönelik yazı için bu bilgileri nasıl kullanılacağını bilmeniz gerekir. Yazı yazarken daha önce denemediğiniz yazma stillerini de deneyebilirsiniz.

Kontrol etmeyi unutmayın

Yazınızı misafir yazar olarak yer alacağınız bloglara ya da sitelere göndermeden önce son kontrollerini yapmanız gerekiyor. Son kontrolleri yaparken şunlara dikkat etmelisiniz:

Başlıkta yazım hatası var mı?

Başlık ile yazı uyumlu mu?

Ara başlıklar kullanıldı mı?

Ara başlıklar yazı ile uyumlu mu?

Yazının bütününde herhangi bir imla hatası var mı?

Yazınız ile birlikte yayınlanacak görsel uygun mu?

Yazınız ortalama uzunlukta mı?

Yazınızın sonunda kendinizi tanıtıcı bir kısım hazırladınız mı?

Yazı sonrası tepkileri ölçün

Yazınızı gönderdikten sonra bir kenara çekilmeyin. Yazınıza yapılan yorumları analiz edin, cevaplayın. Okur yorumları, sizin daha iyi yazılar yazabilmeniz için çok önemlidir. Yorumları cevaplardan kibar ve samimi bir dil kullanmalısınız.

Profesyonel blogcuların yaptığı gibi okuru bilgilendiren, orijinal içerikler üretmeyi odak noktanıza koyun. Orijinal içerikler okuyuculara her zaman taze fikirler verecektir. Ne kadar özgün içerik üretirseniz profesyonel yazarlığa doğru ilerlemeniz o kadar daha kolay olacaktır. Zamanla yazma konusunda daha da geliştiğinizin farkına varacaksınız.
- See more at: http://medyaistasyonu.blogspot.com/2013/06/profesyonel-blog-yazs-icin-oneriler.html#sthash.pEqRAQal.dpuf
Read more ...

8 Günde 8 Kilo Verdiren Diyet

8 Günde 8 Kilo Verdiren Diyet

Hızlı kilo vermek isteyenler için hazırlanmış bir diyettir. Uygulaması uzun soluklu diyet listelerine göre biraz zor olabilir.
Bu diyet listesini harfiyen uyguladığımız zaman 8 günde 8 kilo vermemiz mümkün. Ama diyet listenin dışına çıkmamak şart. Ayrıca her gün bol bol su içmeliyiz.



1. Gün

Sabah:   2 adet haşlanmış yumurta, 5-6 mantar, 1 fincan çay
Öğlen:   1 kase haşlanmış ıspanak, 1 kase kremasız etsiz çorba, 1 fincan kahve
Akşam:  2 dilim fıstıksız salam, 1 kase yağsız yoğurt, yeşil salata 

2. Gün

Sabah:   2 adet yumurtadan yapılmış menemen, 1 fincan şekersiz çay
Öğlen:   Karnabahar salatası, 100 gr. ızgara biftek
Akşam:  1 bardak tuzsuz ayran, 1 tabak taze fasulye, 1 dilim tavuk göğsü

3. Gün

Sabah:   2 adet haşlanmış yumurta, domates-salata, ince bir dilim peynir, 1 fincan yeşil çay
Öğlen:   1 kase kremasız etsiz çorba, 150 gr. ızgara balık, yeşil salata
Akşam:  1 kase haşlanmış ıspanak, 1 kase yağsız yoğurt

4. Gün

Sabah:   2 adet yumurtadan yapılmış mantarlı omlet, 1 fincan yeşil çay
Öğlen:   Yeşil salata, 1 kase çorba
Akşam:  150 gr. tavuk but, 1 kase brokoli yemeği

5. Gün

Sabah:   1 kase müsli
Öğlen:   150 gr. ızgara biftek, yeşil salata
Akşam:  1 kase yoğurt, 1 dilim salam

6. Gün

Sabah:   2 adet haşlanmış yumurta, 1 rendelenmiş havuç
Öğlen:   1 kase mercimek çorbası
Akşam:  100 gr. ızgara balık, yeşil salata

7. Gün

Sabah:   2 adet yumurta ile yapılmış menemen, 3 adet yeşil zeytin
Öğlen:   1 kase çorba, 1 kase yoğurt
Akşam:  100 gr. ızgara tavuk göğsü, yeşil salata

8. Gün

Sabah:   2 adet haşlanmış yumurta,
Öğlen:   150 gr. ızgara tavuk, 1 tabak ıspanak yemeği
Akşam:  1 kase çorba, 1 kase yağsız yoğurt, yeşil salata
Read more ...

Pekin metrosundaki çevreci sistem

PET ŞİŞE İLE METRO JETONU


PEKİN METROSU

Pekin metrosunda yeni yapılan bir sistemle artık para yerine boş pet şişe kullanarak jeton alabiliyorsunuz.bu sistemle hem geri dönüşüm şişeler toplanarak çevreye zararı olmuyor hemde yolcular içtikleri su sebebiyle metroyu bedavaya getirmiş oluyor.eğer sistem çok tutarsa tren istasyonlarında da kullanılmaya başlanacak.kullanışlı olan bir sistemin yurdumuzda da bulunmasını gönülden isteriz. 
Read more ...

Hayatında Bloga yer aç


Sabahları erkenden kalk, mükellef bir kahvaltının ardından geç internetin başına ve günlük gazeteleri oku. Sonra siteye bir göz at, gelmişse eğer mesaj veya yorum onları yanıtla. Ondan sonra da günlük yazını yaz ve gönder. Yazın onaylanır onaylanmaz telif ücretin banka hesabına yatsın. O gün formundaysan, otur başka yazılar da yaz, hani yani yazamadığın günler için, yedek yazılar.
Ne güzel olurdu, değil mi?
Ev geçindirecek kadar olmasa da ufak tefek masrafları klavye gücüyle karşılamak…
Hayali bile güzel!
Güzel elbette ama madalyonun bir de öteki yüzü var tabii. İnsan bu tür hayallere dalınca ister istemez “Nereden gelecek bu değirmenin suyu?” diye merak ediyor. Pazarlamak istediğimiz yazılarımız bizi mutlu edecek bir artık değeri yaratacak yahut bir kaynak oluşturacak nitelikte mi? Reklam gelirleri, blog yazarlarını ihya edecek bir havuzu oluşturabilir mi?
İnternet okuru kitap okuru gibi değil ki, maymun iştahlı ve alternatifi bol. Canı sıkılınca bir tık darbesiyle geçiveriyor hemen başka yazılara. Yazıda kullanılan başlık veya ilk cümle olta niyetine kullanılmazsa kaçıveriyor işte. Ne dört satırlık şiirlere meyilli, ne de bilmem kaç bölüm süren pehlivan tefrikası gibi yazılara. Yedik, içtik, oynadık, eğlendik yazıları da hoş ama kabak tadı vermemek gerekiyor kanımca.
Bu tür eleştiriler dile getirildiğinde verilecek yanıt hazır:
“Sayfa benim değil mi? İstediğimi yazarım, beğenmeyen okumasın efendim!” deniyor!
Ama öte yandan üye sayısı artarken, günlük yayına verilen yazılarda da bir düşüş yaşanıyor. Kaldı ki yazılar herhangi bir denetlemeden geçmiyor. Yani efendim, Başak Hanım’ın dediğinin aksine onaylanan yazılarda imlâ kurallarına riayet, konu bütünlüğü, “giriş-gelişme-sonuç” bölümlerinin olması şartı pek aranmıyor. Yeter ki yazının içeriğinde küfür, hakaret içeren sözcükler olmasın ve mümkünse tartışma yaratmasın. Gerçek bir denetimde yazıların yüzde doksanının yayına alınmayacağı aşikâr.
Bu durumda üyelere yönelik “akçeli” bir taltif veya ödüllendirme oldukça zor görünüyor. Zaten bu konuda MB idaresi de oldukça deneyimli. Haftanın bloğu seçilecek bir yazıya ödül olarak verilecek bir fotoğraf makinesinin bile bilmem kaç kuvvetinde depreme neden olduğunu unutmuş olduklarını sanmıyorum.
Ama her şeye rağmen ve itirazlara yer vermeyecek şekilde bir ödüllendirilmeye gidilebilir. Milliyet. com. tr okurlarına verilen “En çok haber okuma” ödülünün bir benzeri blog yazarları için de düşünülebilir. İdare tarafından oluşturulacak bir yazı kurulunun haftanın bloğunu seçmesi pek zor bir şey değil ve seçiyor zaten. Burada amaç sadece ödüllendirmek değil, diğer yazarları da yönlendirmek ve teşvik etmektir.
Kıstaslar belli zaten…
İmlâ kurallarına riayet ediyorsa…
Sayfa düzenini göz yormayacak şekilde ayarlamış ve ideal bir uzunluktaysa…
Hangi konuda yazarsa yazsın “giriş-gelişme ve sonuç” bölümlerinde titiz davranmışsa…
Düşündürüyor, gülümsetiyor, hüzünlendiriyor veya bilgilendiriyorsa…
Kısaca; okuyana bir şeyler verebiliyorsa…
Sembolik de olsa bir ödülle taltif edilmeli ve emeğinin karşılığını almalı o yazının sahibi.
Kabul etmek gerekirse sitemizde bir durağanlık söz konusu, “yaz rehaveti” deyip geçmemek gerekiyor. “Bizler burada yazılarımızı paylaşıyoruz, üyeleri yarıştırmayalım” söylemleri de pek bir anlam ifade etmiyor. Zaten kimseyi zorla yarıştırmak mümkün değil. Ama öte yandan emek verilmiş yazıları da değerlendirmek ve yukarıda da belirttiğimiz gibi, teşvik edici bir şekilde ödüllendirmek gerekiyor.
Beğeniler farklı olabilir, aşağıda kendi ölçülerime göre beğendiğim, ödül almaları gerektiğine inandığım ve linklerini verdiğim yazılar elbette tartışmaya açıktır ama kabul etmek gerekir ki tamamen bana ait bir değerlendirmedir ve bu liste uzatılabilir.
Saygılarımla.
Read more ...

Ayfer Tunç Biyografisi

Ayfer Tunç

Vikipedi, özgür ansiklopedi                                                                                                              
Ayfer Tunç
Doğum1964
Adapazarı / Türkiye
MilliyetTürk
MeslekYazar
DönemÇağdaş
KonuÇağdaş Türk Edebiyatı
İlk eseriSaklı / 1989
Ayfer Tunç (d. 1964Adapazarı), Türk yazar.
Erenköy Kız Lisesi'ni ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirdi. Üniversite yıllarında çeşitli edebiyat ve kültür dergilerine yazılar yazmaya başladı.Edebiyat üzerine ilk yazılarını 1983 yılından itibaren çeşitli dergilerde yayımladı. 1989 yılında gazeteciliğe başladı. Sokak dergisinde, Güneş ve Yeni Yüzyıl gazetelerinde çalıştı. 1989 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nin düzenlediği Yunus Nadi Öykü Armağanı'na katıldı, Saklı adlı öyküsüyle birincilik ödülü aldı. 1999-2004 yılları arasında Yapı Kredi Yayınları'nda yayın yönetmeni olarak görev yaptı. 2001 yılında yayımlanan Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek-70'li Yıllarda Hayatımız adlı yapıtı, 2003 yılında altı Balkan ülkesinin katılımıyla düzenlenenBalkanika Ödülü'nü kazandı ve altı Balkan diline çevrilmesine karar verildi. 2003 yılında Sait Faik'in öykülerinden hareketle yazdığı Havada Bulut adlı senaryosu filme çekildi ve TRT'de gösterildi. Çeşitli gazete ve dergilerde yazmayı sürdürmekte ve kitapları Can Yayınları'nca yayımlanmaktadır. Aliye ve Binbir Gece dizilerinin senaryolarını bir senaryo ekibiyle birlikte yazmıştır.
21 Şubat 2012 akşamı Sabit Fikir isimli güncel edebiyat dergisi ve İstanbul Modern işbirliğiyle düzenlenen Sözünü Sakınmadanetkinliğinde usta eleştirmenler Ömer Türkeş ve Semih Gümüş'ün konuğu olmuştur. [1]
Read more ...

Lionel Messi'nin Biyografisi

Lionel Messi

Ariel Ortega, Marcello Gallardo, Javier Saviola gibi birçok ismi basın Maradona’nın veliahtı olarak atamıştı. Gelin görün ki hepsi yanıldılar. Müzeden çıkarılıp alınan efsane 10 numaralı formayı Maradona’dan sonra ilk kez giyme unvanına erişen Ariel Ortega kayboldu, Gallardo söndü, Saviola da bekleneni veremedi. Fakat yeni birisi çıktı ortaya. Ufak tefekti, çelimsizdi, çocuktu… Lionel Messi’den bahsediyorum. Basının değil bizzat Maradona’nın veliaht ilan ettiği kişiden. Klas hareketlerini izliyoruz, Nou Camp’da estirdiği rüzgardan nasibimizi alıyoruz. Fakat sanırım ders almamız gereken hikayesini ya bilmiyoruz ya da es geçiyoruz. 


İşte Messi, işte dert, işte keder ve işte başarı…

Eğer onu Barcelona’nın Arjantin’den bulup çıkardığı ve İspanya’ya getirdiği biri sanıyorsanız, bir masal kahramanı gibi görüyorsanız maalesef yanılıyorsunuz.

Messi ailesi çok fakirdi ve biricik oğulları Lionel hastaydı. Tedavisi ve bakımı için uzman doktorlar gerekiyordu ve dolayısıyla da para. Bu parayı Arjantin’de kazanabilmek onlar için neredeyse imkansızdı. Tek yol İspanya’ya uzanıyordu.

Messi’nin hormonal sorunları vardı. Ergenlik döneminde diğer yaşıtlarının aksine gelişemiyordu, büyüyemiyordu. Ama bu hastalık onun futbol oynamasına engel teşkil etmiyordu. 5 yaşında futbola başladığı ilk kulüp olan Grandoli’de oynadığı futbol dilden dile yayılmıştı. Yeni bir yıldız doğuyordu.

Newells Old Boys onu kadrosuna katmakta gecikmedi. Her Arjantinli efsanenin olduğu gibi onun da yolunun River Plate veya Boca Juniors’tan geçmesi gerekiyordu. River onu buldu ve denemelere çıkardı. Ama vakit gelmişti. Bir an önce İspanya’ya gitmeli ve tedavi olmalıydı. Böyle bir zamanda futbolu arka plana itmesi gerekiyordu ve öyle de oldu.

Messi 13 yaşında İspanya’ya gitti. Tedavi olurken futbolu da ihmal etmedi. İspanya’da çeşitli alt yapılarda kendini geliştirdi, şansını denedi. Bu arada Katalan ekibi Barcelona’nın scoutları (yetenek avcıları) boş durmuyordu. Her zaman ilk önce Messi’nin ismi söylendi onlara. Ve beklenen gelişme oldu Messi Barça’ya geldi. Rezerv Lig’de boy gösterdi. Ancak Messi yetenekleri ile bu lige büyük geldi. Rijkaard’a onun A takıma alınması için rica edildi.

Hollandalı teknik adam önceleri bu düşünceye olumsuz baktı. Rijkaard'a göre onun daha zamana ihtiyacı vardı. 2 -3 hafta geçti ve 18 yaşındayken Barca’nın A takımına alındı. La Liga, Nou Camp onun için bir rüyaydı. Porto ile oynanan hazırlık karşılaşmasında oynayan Messi’ye bizler gibi İspanyollar da yabancıydı. Kimse bilmiyordu hünerlerini… Arjantinli ilk çıktığı Lig maçında oyuna yedek başlamış ve girer girmez topu ağlara göndermişti. Bu, onun efsane Barcelona tarihine adını yazdırmasına yetiyordu. Henüz 17 yaşından 10 ay 7 gün almıştı. Bunun yanında da bir unvan. Barcelona tarihinde gol atan en genç futbolcu…

Artık daha çok çalışması gerekiyor daha fazla özveride bulunması gerekiyordu. Uluslararası arenada da kendini tanıtabilmesi için U-20 yaş altı milli takımı onun için büyük bir şanstı. Yaptı gösterisini, ekranları başında izleyen bizleri şaşırttı, ağzımızı açık bıraktı. Şampiyonada hem gol kralı oldu hem de en değerli oyuncu seçildi.

Gerisini anlatmama gerek yok sanırım. Her hafta onu izliyoruz. Onun hayatında her şey yolunda. Tek bir düşüncesi kaldı o da sorumluluk. Maradona’nın veliahtı olmak, hem de bu sözü ondan duymak tabii ki Messi’de baskı oluşturabilir. O da olsun artık…

Not: Bu arada Messi’nin boyu 1.69. İspanyol doktorları kutlamak gerek…

Read more ...

About Us

Total Pageviews